Daha sonra Haigh bana kariyerinin başlarında James Ivory ve Ismail Merchant’ın asistanı olarak çalıştığına dair hikayeler anlattı. Ivory’nin Oscar’ı yalnızca beş yıl önce, 89 yaşında kazandığını ve tüm zamanların en yaşlı Oscar kazananı rekorunu kırdığını belirtiyor. Yönetmenliğini yaptığı pek çok klasikten biri için bile ödül kazanamadı; zaten Luca Guadagnino’nun senaryosuyla kazandı. Beni adınla çağır.
Haigh, Ivory hakkında şunları söylüyor: “Bazı yönetmenler yükseliyor ve bazı yönetmenler – çok iyi olsalar bile – biraz geri planda kalıyorlar.” “Bence bir film yapımcısı olarak tüm Oscar fikri ve başarısı, bunun farklı bir şeyle ilgili olduğunu anlamanızı sağlıyor. Bu mutlaka daha iyi filmler anlamına gelmez.”
Haigh’in durumunda bunu anlamak zor değil. Çoklu evrenlere, gişe rekorları kıran IP’lere ve olağanüstü süper kahramanlara takıntılı bir zamanda yaşıyoruz. Haigh artık olağanüstü şeyler hakkında filmler çekiyor. Bunlar olağanüstü kaderleri olan sıra dışı insanların hikayeleri. Kendilerine verilen hayattan en iyi şekilde yararlanırlar. Haigh bu karakterlere radikal bir empatiyle bakıyor ve asla ahlaki bir yargıya varmıyor. Bunun yerine onlara karmaşıklığa yer açıyoruz
Haigh, “Herkes çok ama çok karmaşıktır” diyor. “Bunlar başlarına gelenlerin bir ürünü. Kendi hayatlarımızda aktif aktörler olduğumuz fikri aslında doğru değil. Çoğu zaman pasifiz ve yalnızca bize nasıl davranıldığına ve hayatımızda başımıza gelenlere tepki veriyoruz.”
Kahvemizden önceki akşam Haigh, eleştirmenlere ve ödül seçicilere yönelik bir serinin parçası olarak New York Modern Sanat Müzesi’nde bir gösterimdeydi. Oscar adaylarının kış durağı haline geldi. Oyuncuların grevi nedeniyle aylarca oyuncuları olmadan tanıtım yapmak zorunda kalan Haigh’e, gösterime yıldızları Andrew Scott ve Jamie Bell eşlik etti.
Bu performansın sonunda Bell seyirciye kendi ailesini, babasının o doğmadan onları nasıl terk ettiğini ve nasıl bir babayı canlandırdığını anlattı. Yabancı insanlarhayatında hiç yaşamadığı konuşmaları ve senaryoları yeniden canlandırırken buldu kendini. Bell, karakteri canlandırırken hiç sahip olmadığı babası gibi davrandığını söyledi.
Yanında yönetmeni ve rol arkadaşıyla birlikte seyircilere bakarak şunları söyledi: “Sinemanın bazen bu boşlukları doldurabilmesi ve iyileşmenize nasıl yardımcı olabilmesi şaşırtıcı.”